Uzlaştırma Nedir?
Uzlaştırma kapsamına giren bir suç nedeniyle başlatılan soruşturma veya kovuşturma sırasında; şüpheli veya sanık ile mağdur, suçtan zarar gören veya kanuni temsilcinin, Cumhuriyet savcısı tarafından görevlendirilen tarafsız bir uzlaştırmacı marifetiyle anlaştırılmaları suretiyle, uyuşmazlığın giderilmesi sürecidir.Uzlaştırma müzakereleri ve uzlaşma anlaşması, şartları varsa hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında yapılabilir. Uzlaşma şikayetten vazgeçmek değildir. Ancak uzlaşmadan önce şikayetten vazgeçilir ise uzlaşmadan yararlanılamaz.Uzlaştırma Usulü ve Sonuçları Nelerdir?
Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması halinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir.Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır. Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.Uzlaştırma bürosu uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır. Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir. Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir.Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir.Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler. Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.Uzlaşma Kapsamına Tabi Suçlar Nelerdir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaşma tabi suçlar belirlenmiştir. Bu suçların dışındaki suçlarda uzlaştırma süreci başlatılmamaktadır. Uzlaşma kapsamında suçlar şunlardır:Basit kasten yaralama suçuTaksirle yaralama suçuKasten yaralama suçunun ihmalinin davranışla incelenmesi durumuTehdit suçuKonut dokunulmazlığının ihlal edilmesi suçuİş ve çalışma hürriyetinin ihlal edilmesi suçuDolandırıcılık suçuNitelikli hırsızlık suçuGüveni kötüye kullanma suçuSuç eşyasının satın alınması ve satılması suçuÇocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuBankacılık sırrı veya müşteri belgelerinin açıklanması suçu şeklindedir.Soruşturması ve kovuşturması şikâyeti bağlı suçlar uzlaştırmaya tabidir. Bu noktada özellikle trafik kazaları kapsamında izah etmek gerekirse taksirle yaralama suçları kural olarak uzlaştırmaya tabidir. Ancak bilinçli taksir ile işlenen suçlar uzlaştırmaya tabi değildir. Örneğin yasal sınırın üzerinde olacak şekilde alkollü araç kullanmak sonucu alkollü sürücü alkolden kaynaklı bir şekilde birine zarar verirse bu durumda sürücünün bilinçli taksir ile hareket ettiği kabul edilir. Yapılan uzlaştırma geçersizdir.UZLAŞMA ANLAŞMASININ TAZMİNAT DAVASINA ETKİSİ
Bu yazıda mağdur ile haksız fiil failinin Ceza Muhakemesi Kanununun 253. Maddesi kapsamında uzlaşmalarının haksız fiil nedeniyle açılan tazminat davalarına olan etkisi incelenecektir. Bu makalede özellikle trafik kazası tazminat davalarında işleten ve sigorta şirketlerinin hukuki sorumluluğuna olan etkileri yönünden ele alınacaktır.CMK’nun ilgili maddesine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeni ile tazminat davası açılamaz. Ancak bu hukuki sonucun doğması aynı maddenin 5’inci fıkrasında düzenlenen “uzlaşma teklifinde bulunması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddedilmesinin hukuki sonuçları anlatır” koşulunun gerçekleşmesine bağlıdır.Zarar görene uzlaşma teklif edilirken, uzlaşmanın sağlanması halinde zarar sorumlularının hiçbirine tazminat davası açamayacağının tüm açıklığıyla anlatılması gerekir. Aksi takdirde CMK’nun 253/5 madde ve fıkrasında düzenlediği şekliyle, uzlaşmanın mahiyetinin ve uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarının anlatıldığı anlamına gelmez.Zarar gören, ceza yasalarına göre sorumluluğu bulunan kusurlu sürücü ile uzlaşırken, kendisine, motorlu araç işleteni ve sigorta şirketinin de sorumluluktan kurtulacağı, onlara da tazminat davası açamayacağı tereddütte mahal verilmeksizin, açıkça ve ayrıntılı olarak anlatılmalıdır.Bu mecburiyet, sadece CMK’nun 253/5 madde ve fıkrasından ileri gelmemektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2 ve 36. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen “hukuk devleti”, “hukuki güvenlik”, “hukuki belirlilik”, “hak arama özgürlüğü” ve “adil yargılama” ilkelerinden de ileri gelmektedir.Buradan yola çıkarak denilebilir ki, bu maddenin yer alması, uzlaşma teklifinde bulunulması halinde kişiye uzlaşmanın mahiyeti, uzlaşmayı kabul ve reddedilmesinin hukuki sonuçları anlatıldığı anlamına gelmez. Hukuk güvenliği ilkesi “hukuk devleti” “hak arama özgürlüğü” “hukuki belirlilik” ilkesi dikkate alınarak genel bir ifade ile tazminat davası açılamaz geçerliliği yoktur. Bu konuya ilişkin olarak hem Anayasa Mahkemesi hem de bazı Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin kararları bulunmaktadır.Yapılan Uzlaşmanın Geçerli Olması ve Sigorta Şirketinin Durumu
Eğer geçerli bir uzlaşma söz konusu ise bu durumda sigortalının, sigortacının durumu ağırlaştırıp ağırlaştırmadığına göre ikili bir ayrım yapılarak somut olay değerlendirilmelidir. Şöyle ki; Söz konusu uzlaştırma sigortacının rücu hakkını engelliyorsa bir başka deyişle sigortacının yükünü ağırlaştırıyorsa sigorta şirketinin hukuki sorumluluğu ortadan kalkacaktır. Burada izlenmesi gereken yol söz konusu uzlaştırmanın iptalini talep etmektir. Ne var ki iptal talebi belirli şartlara tabidir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar başlıklı 111. maddesi 2. fıkrası hükmü kaza olduktan ve zarar gerçekleştikten sonra, bir dava açılmadan önce veya dava sırasında taraflar arasında yapılan anlaşma ve uzlaşmalara ilişkindir.Madde 111/2 – “Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” şeklindedir.Zarar gören, KTK m.111/2’ye dayanarak “yetersiz” bulduğu ödemeye ilişkin anlaşma veya uzlaşmanın iptalini istiyorsa, bunun için başlı başına bir iptal davası açmak gereksiz ve yararsızdır. Uygulamada, ayrı bir iptal davası yerine doğrudan tazminat davası ile uzlaştırmanın iptali istenebilir. Yargıtay da bu görüştedir.Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.Burada önemli olan husus, iptal talebinin, uzlaştırmanın yapıldığı tarihten itibaren 2 senelik bir hak düşürücü süreye tabi olmasıdır. Tazminat davası açılması anlaşma veya uzlaşmanın iptalinin talep edildiği anlamına gelmektedir. Yargıtay’ın bu konudaki kararlarına göre; anlaşmanın (veyahut uzlaşmanın) yapıldığı günden başlayarak iki yıl içinde bir davanın açılması, davacının anlaşma ile bağlı kalmak istemediğinin kabulünü gerektirir. İki yıllık süre içerisinde sigortacıya dava açılması uzlaşmanın iptali mahiyetindedir.Eğer sigortacının rücu hakkı yoksa bu durumda sigortacının yükünün ağırlaştırılmasından bahsedilemez. Dolayısıyla mağdur ile haksız fiil faili arasında CMK m.253’e göre yapılan uzlaşma sigorta şirketlerini hukuki sorumluluktan kurtarmaz. Bu bağlamda taraflar arasında uzlaşıldığından bahisle zarar görenin tazminat taleplerini reddeden sigorta şirketlerinin tavrı hukuki olmayıp, ödemeden kaçınma durumundan ibarettir.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin aşağıdaki kararını inceleyecek olursa, Karara göre özetle; uzlaşma, sigorta şirketinin durumu ağırlaştırmıyorsa geçerliliği yoktur.“Davacının zararı tamamen giderilerek kaza nedeniyle bir ibralaşma yapılmadığından ve yapılan anlaşma sigorta şirketinin işletene rücu olmadığı için sigorta şirketinin durumunu ağırlaştırmaması nedeniyle ancak ödeme miktarı kadar sigorta şirketini sorumluluktan kurtaracağından, zarar görenin bakiye zararını sigorta şirketinden talep edebileceği anlaşıldığından, mahkemece taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”Davacının zararı tamamen giderilerek kaza nedeniyle bir ibralaşma yapılmadığından, yapılan ödeme ancak ödeme miktarı kadar sigorta şirketini sorumluluktan kurtaracaktır, zarar görenin bakiye zararını sigorta şirketinden talep edebileceğine karar vermiştir.Kararı şu maddeler ile özetleyebiliriz,1) Taraflar EDİMSİZ uzlaşmışlar ise sigorta şirketine karşı tazminat davası açılabilir, sigorta şirketinden tüm zararın tazmini yapılabilir.2) Taraflar belirli bir ücret ödenmesi edimiyle uzlaşmışlar ise kusurlu taraftan tazmin edilen rakam miktarına göre ayrıca sigorta şirketine de tazminat davası açılabilir. Uzlaşma karşılığında alınan bedel, sigorta şirketinin sorumlu olduğu tutardan mahsup edilecektir.Örneğin taraflar kusurlu şahsın 35.000,00- TL ödemesi karşılığında uzlaşmış ise trafik sigortasından tazminle yükümlü olduğu miktar mahkeme ve bilirkişilerce, 100.000,00-TL olarak tespit edilmiş ise bu noktada kusurlu sürücü tarafından ödenen miktar, sigorta şirketinin sorumlu olduğu tutardan mahsup edilecektir. Sonuç olarak bu örnekte sigorta şirketi 70.000,00-TL ödemekle yükümlü olacaktır. Hukuki ve hakkaniyetli olan yol da budur.3) En önemli unsur bu hususların Uzlaştırma Raporu’nda çok açıklayıcı bir şekilde belirtilmesidir. Örneğin rapora; “mağdur her ne kadar şüpheliden 20.000,00- TL edim talep etmiş ise de (veya mağdur her ne kadar şüpheliden hiçbir edim talebinde bulunmadığını belirtmiş ise de) zorunlu trafik sigorta şirketinden talep edilebilecek maddi haklarının saklı kalması koşulu ile uzlaşmayı kabul etmiştir.” şeklinde bir ibare yazılmalıdır.SONUÇİlk olarak yapılan uzlaştırmanın geçerli olup olmadığına bakılmalıdır. Bu noktada, “suç uzlaştırma kapsamında mı ya da uzlaştırmanın sonuçları taraflara doğru bir şekilde anlatılmış mı” Gibi hususları doğru değerlendirmek gereklidir. Eğer yapılan uzlaştırma geçersiz ise bu durumda uzlaştırma raporunun geçersizliği ileri sürülerek tazminat davası açılmalıdır. Öte yandan eğer yapılan uzlaşma geçerli ise bu durumda yapılan uzlaştırma sigortacının durumunu ağırlaştırmamalıdır. Bu noktada sigortacının rücu hakkı olup olmadığına bakılmalıdır.Sigortacının rücu hakkı var ise, bu durumda yukarıda detaylı izah edilen şartları sağlamak kaydıyla uzlaştırmanın iptalini talep etmek gerekmektedir. İki yıllık süre içerisinde sigortacıya dava açılması uzlaşmanın iptali mahiyetindedir.Öte yandan sigortacının rücu hakkı bulunmuyorsa, bu durumda yapılan uzlaştırma sigorta şirketinin hukuki sorumluluğunu kaldırmaz. Ancak uzlaştırma ile zarar görene yapılan bir ödeme var ise bu tazminattan mahsup edilir. Haksız fiil faillerinin somut olaya göre hem ceza hukuk hem de özel hukuk bakımından yargılama yapılması gerektiren unsurları bulunmaktadır. Bu noktada bu iki yargılamanın sonuçlarını birbirinden ayırmak gerekmektedir. Av. Zeynep Dönem Yiğit